Yerli Dermokozmetik Markalarının Önemi

10 Eylül 2020

Kozmetik ve dermokozmetik günümüz insan hayatının en önemli tüketim ürünlerinden biri olmakla beraber, ülkemizin de en önemli ithalat girdilerinden biri haline gelmiş durumda. Ekonomik nedenlerin yanı sıra ithal kozmetiklerin ülkemiz insanının gerçek ihtiyaçlarını hangi oranda karşıladığı, ödenen ücretin ne kadarının gerçekten ürünün kendisi için olduğu da tartışmalı bir konu. Bu yazımda bu konudaki fikirlerimi paylaşıp bazı sorulara cevap aramaya çalışacağım.

Dermokozmetik Nedir? Kozmetikle Dermokozmetik Arasındaki Fark Nedir?

Öncelikle dermokozmetik ve kozmetiğin tanımını yapalım ve arasındaki farkı açıklayalım:

Yasa ve yönetmelikler açısından dermokozmetik ve kozmetik ürün tanımı ayrılmamış durumda. Kozmetik ürünler ve Dermokozmetikler aynı tanım ve yönetmeliklere sahip. Ancak hem eczacılık ve tıp hem de kimya bilimi açısından dermokozmetik ve kozmetikler birbirinden farklılar. Kozmetik ürünler genel kullanıma sahip, saç tırnak ve cildin sadece üst katmanına etki eden cildi temizlemek, koku vermek, renk vermek, nemlendirmek gibi iyi durumda tutmaya yarayan ürünler şeklinde basitçe tanımlanabilir. Dermokozmetikler de aynı tanıma tabi olmakla beraber, farklı cilt tiplerine göre özel hazırlanmış, her biri farklı dermatolojik problemleri çözmeyi – önlemeyi hedefleyen  aktif maddeler ile zenginleştirilmiş, daha üstün formüllere sahip şekilde sunuluyorlar. Avrupa ve ülkemizde Dermokozmetik kelimesi bu amaçla kullanılırken, ABD ve Kanada’da Cosmoceutical ( Kozmosötik) kelimesi tercih ediliyor. Dermatoloji ve Kozmetik kelimelerinin birleşmesi ile Dermokozmetik kavramı oluşmuş.  Kozmosötik kelimesi de Farmasötik yani ilaç ile kozmetik kelimesinin birleşmesi ile oluşmuş. Zira bazı kaynaklarda dermokozmetik ürünler için ilaç gibi ama ilaç değil ifadesinin kullanıldığını görmek mümkün.  Dermokozmetik ürünler etkinlik ve güvenlik açısından oldukça sıkı laboratuvar ve klinik testlere tabi tutuluyorlar. Kozmetik ürünlerde ise etkinlik amaçlanmadığı için sadece güvenlik ve stabilite testleri yeterli oluyor. Özetle bir ürünün dermokozmetik olabilmesi için, aktif etken maddeler içermesi, ve belirli bir hedefe yönelik etkinliğinin olması,  etkinliğinin ve güvenilirliğinin de klinik olarak kanıtlanması gerekir.

Bazen kozmetik olarak bilinen markaların bu koşulları taşıyan ürünleri olabileceği gibi, dermokozmetik olarak bilinen markaların bazı ürünlerinin de bu koşulları taşımadığını görmek mümkün. Bu nedenle hangi ürünün dermokozmetik hangisinin kozmetik olduğuna markaya baktığımız kadar her bir ürünün niteliğine de bakarak karar vermeliyiz.

Yerli Dermokozmetik Markalarımı Var Mı?

Elbette ülkemizde yıllardır üretilen ve memnuniyetle tüketilen, gerekli tüm koşulları sağlayan bir çok dermokozmetik markamız var. Bu markaların bir çoğu kendi ürünlerini kendi tesislerinde ürettiği gibi, bazıları da kendilerine ait formülleri başka üreticilerin tesislerinde ürettirerek satışa sunuyorlar. Önemli olan ürünün formülü, içerdiği aktifler, üretimin kalitesi ve gerekli testlerin doğru şekilde yapılması olduğuna göre, kaliteli içeriklerle üretilen yerli Dermokozmetikler ithal olanlar kadar kaliteli ve güvenilir diyebiliriz. Geçmişte yerli markalara güvensizliğin yaşandığı dönemlere göre bugün ülkemizde bir çok sektörde olduğu gibi kozmetik ve dermokozmetik alanında da yerli markalara güven artmış durumda.

Dermoskin, Cosmed, Misbahçe, Herbaderm, Dermaderm, Bionnex, Ecowell gibi markalar yerli dermokozmetik markalarımız arasındadır.

Yerli Dermokozmetik

Yerli Dermokozmetik Neden Önemli?

Formülasyon ve Etkileri Açısından Önemi:

Yazımın başında da belirttiğim gibi dermokozmetik ürünler farklı cilt tiplerine ve cilt ihtiyaçlarına karşı özel formüllere sahiptirler. Cilt tipi ve cilt ihtiyaçları dendiği zaman, genetik faktörler, çevresel faktörler, yaşam tarzı, beslenme ve diğer tüketim alışkanlıkları, coğrafi koşullar, iklim gibi bir çok dış etkeni göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bunun yanında kültürel farklılıklar da kozmetiklerden beklenen etkileri değiştiriyor. Örnek vermek gerekirse:

Ülkemiz insanları genel olarak büyük oranda buğday tenli - esmer, karma - yağlı cilt tipine sahip. Erkeklerimiz ise gür sakallı ve çoğunlukla yağlı cilde sahip. Karbonhidrat ve hayvansal gıda yönünden zengin bir beslenme alışkanlığına sahibiz. Sigara tüketimimiz yüksek. Kadınlarımız çoğunlukla beyaz tenli olmayı seviyorlar. Ergenlik hatta erişkinlik döneminde en çok karşılaşılan cilt problemimiz Akne ve Seboreik dermatit.

Coğrafi olarak ülkemizin büyük bir kısmında 4 mevsim yaşanıyor. Kışın çok sert geçtiği bölgelerimiz var. Aynı zamanda yaz aylarımız çok sıcak ve bazı bölgelerde çok kuru bazı bölgelerde ise çok nemli geçen dönemler oluyor. İnsanlarımızın büyük kısmı şehirlerde yaşarken, bir kısmı da kırsal kesimde tarım ile uğraşıyor.

İşte tüm bu farklılıklar dermokozmetik ürünlerle ilgili olarak da farklı ihtiyaçları ve farklı formülleri gerektiriyor. O nedenler ülkemiz insanının talep ve tercihlerine, ihtiyaçlarına uygun özel formülleri ve ürünleri gerekli kılıyor. Elbette ortalama bir Amerikalı, İngiliz ya da Fransız insanının cildi ile bizim insanımızın cildi de talepleri de aynı değil. Bu nedenle yerli dermokozmetik ve kozmetik bizim açımızdan çok büyük önem taşıyor.

Ekonomik Açıdan Önemi:

İster kozmetik ya da dermokozmetik, isterse herhangi bir tüketim ürünü olsun, firmaların en önemli gideri marka olabilmek için harcadıkları reklam ve pazarlama giderleridir. Yani bir ürünün maliyetinin üzerine reklam ve pazarlama giderleri başta olmak üzere bir çok farklı maliyet kalemi eklenerek tüketici fiyatı oluşur. Küresel markaların marka değerleri bu markaların ürünlerinin diğer eşdeğerlerine göre çok daha pahalı olmasına yol açabilir. Ayrıca bazı ülkelerden ithal edilen kozmetiklere ek vergiler uygulandığı, ödediğiniz ücretin büyük bir kısmının aslında vergi olduğunu da bilmelisiniz.

Bu nedenle, aynı etkinlik ve güvenliğe sahip, kaliteli bir yerli dermokozmetik ürün, ithal edilmiş ünlü markalara göre size oldukça avantajlı fiyat ve satış koşulları sunabilir.

Yerli Markalar

Yerli Markalara Güven Arttı

Son yıllarda genel tüketim ürünlerinde olduğu gibi dermokozmetik ve kozmetik ürünler alanında da yerli markalara güvenin arttığını, hem yurt içinde yerli markaların daha çok kabul gördüğünü, hem ülkemizden diğer ülkelere hatırı sayılır miktarlarda ihracat yapılmaya başladığını görüyoruz. Ancak burada önemli birkaç dezavantajımız var. Kısaca özetlersek:

• Dünya çapında tanınan markamız yok.
• Plastik ve cam ambalaj konusunda halen dışa bağımlıyız.
• Aktif etken maddeler ve ham maddeler konusunda büyük oranda dışa bağımlıyız.
• Yerel kaynakları yeterince iyi ve doğru şekilde kullanamıyoruz.

Elbette ülkemizin sahip olduğu birçok başka avantajlar da var:

• Ülkemizin bitki çeşitliliği, doğal kaynaklı ürünler açısından zenginlik sunuyor. Gül, Lavanta,
• Genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz, yeniliklere kolay adapte oluyoruz.
• Üretim maliyetlerimiz halen rekabet edilebilir düzeyde.
• Arap ve Afrika kökenli insanlar da Türk malı ürünlere saygı duyuyor.
• Türk malı ürünler Avrupa pazarında da kabul görüyor.
• Ülkemizde 50’den fazla eczacılık fakültesi ve bundan kat kat fazla kimya mühendisliği ve kimya fakültesi var. Kozmetik alanında yetiştirilebilir eğitimli nüfusumuz yeterli.

Hüseyin Öztürk

Eczacı

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.